İLERİ BİLGİLER 24 GERÇEKLEŞEN ÖNGÖRÜM
- Wemburokrat
- 9 Mar
- 5 dakikada okunur
İnsanın “Uzay-Gezegenler fatihi” olmasına ilişkin bir başka kriptolojik kehanet kaynağı da “Hâlidî Kameriyye’si”dir.(1)
(1)Örneğin Hûnnes ve Künnes sözlükten birer kelime ile göz ardı edilmiştir. Oysa BİLİM boyutlarında onların birer KARADELİK-AKDELİK’ten başlayarak, TÜRLÜ ZIT ÇİFTLER olduğunu önceki iki cildimizde sunmuştum. Veseka-İtteseka (ve hâttâ İVTESEKA) işte böyle bol karşılığı olan bîr çift oluşturuyor.
Söz konusu belgenin birinci paragrafı Resulullah’a ve Hz. Hızır’a yöneliktir. İkinci paragraf ise "NUN" başlığıyla şöyle yazmaktadır:
“Arz (dünya)dan Süreyya Arz (Dünya, yıldız)ına kadar Kamerler silsilesi (aylar zinciri, zincirleme aylar) vardır. Âdemoğlu kıyamete kadar bunları KEŞF edecektir. Arz’ın Kameri (Dünyanın Ay’ı) ismini NUN-Kalem suresinden ve bunun KAF harfinden almıştır. KAF-NUN icazıyla Dünya kamerine ilk Nasranî’den Nisra Nail olacaktır. Onların şeytanı dünyada kalacağı için kalp, göz ve kulak mühürleri açılacaktır. Ay’ın şeytan yerine geçen süflî mahluğu dünyaya inecektir. Ay o gün toplantı yeri olacak, Âdemoğlu, Âdemoğlunun oğlu, Süflî müekkili, Rahmanî müezzini ve münadi müekkili hazır bulunacaktır. ”
Şimdi “Hâlidî öğretisine göre” bu paragrafı “açmaya çalışalım: Sistemimizden bir başka sisteme kadar birçok gezegen bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, bildiğimiz Ay’dır. Sonra diğer gezegenler (ve başka sistem gezegenleri) sırayla insanoğlu tarafından keşfedilecektir.
Ay’a ilk gidecek olan insanlar ise “Nasranî=Hristiyan” / “Nisra=Kartal” / “Nâil= Umduğuna erişmek, idealine kavuşmak, yarışı kazanmak” ile şifrelendirilmiştir. Hz. İsa’nın doğum yeri Nâsıra=Nezareth kenti olduğundan Hristiyanlara Nasranî (İsevi, Nesturi) denmektedir. Ay’a ilk gidenlerin Hristiyan olduklarını sezebiliyoruz.
Nisra ise Kartal demektir ki, bu da iki yoruma uyuyor. Amerika Birleşik Devletlerinin Amblemi Kartal’dır. (Ayrıca savaştan sonra Amerika ve Rusya’ya sürüklenen Alman roket bilginlerinin de arması kartaldır.) Amerikalı Hristiyanların Ay’a ilk ulaşanlar olacağı bildirilmektedir. İkinci olarak Ay’a inen ilk aracın adı da “Eagle=Kartal”dır. (Ay modülüne örümcek denmekteydi, sonradan Kartal olarak değiştirildi) Ankebut yani “Örümcek” sûresinde de bu sır saklıdır. Hâttâ bu araç Ay’a indiğinde, dünyaya “Kartal kondu” mesajı verilmiştir.
Nail olmak ise bir “rekabet, yarış” söz konusu olduğunu bildiriyor. Sovyet-Amerikan uzay yarışmasını Amerika’nın kazanacağını bildirdikten başka, eğer çok büyük bir rastlantı yoksa Ay’a ilk ayak basan astronotun adının Neil olduğu da söylenmiştir.
Neil, İngilizceye İbranice (İncil’in indirildiği dil) kökenli olarak girmiş bir temenni-isimdir; “Umudun gerçekleşsin, idealine erişesin” anlamında bir duadır. İbranice ile Arapça, bilindiği gibi akrabadır ve ikisi de Sâmî dil ailesindendir. (Örneğin Rabbin El Melik ismi, yahudice de “Al Maleh”dir. Nâil’de bunun gibi Neil’dir ve İrlanda O’Neal ya da Nale ismiyle ilgisi yoktur.)
Şimdi izleyen ikinci paragrafı aktaralım:
“Nasranî Nisrası Nail olup, kameri keşfederken şeytanı (Dünyada kaldığından) Keşfe uğrayacak, küsufu da husufu da görecektir. Âdemoğluna, Ademoğlunun oğlu olan Süreyya Kameri ehlinden mahfuz beyz refakat (eyn) ve Nezaret (eyn) edecektir. O TABAKEYN’dir ki, Sultandandır, Hızırdan’dır, İzhardandır, ivtisakdandır. Onları mühürsüz gözler görecek, mühürlü gözler de yarılacaktır. (İnşikak) Husuf ve Küsufu Râsulullah “Şakkı Kamer” icazı ile o gün için mübarek etmiştir. Sonraki ümmeti de evvelki ümmeti olan Âdemi mübarek kılmıştır o gün... Onlar da (ki) Zürriyetten ümmetin âhiri bir acîb Rakib’dir de Râkib’dir El-Rakib tâlimindendir. ”
İkinci paragraf, burada uzun uzadıya açılmayacak kadar uzun sırları içermektedir. Metin aslında Arapça olduğu için, bütün titizliğimize rağmen çeviriyi yeni dille yapmanın bir takım sakıncaları vardı. Özetle şunlar belirtilmektedir:
Hristiyan Kartal (Amerikan) aracının astronotları Ay’a inene kadar onlara “kendilerinin de oğulları” olan ve Süreyya yıldızının bir gezegenine ulaşmış bir dönemden gelebilen mahfuz (saklı ya da muhafaza edilmiş ya da muhafızlık yapan) beyz (disk oval biçimli) bir çift refakat (eşlik, eskort) aracı nezâret edecek=gözetecektir. O araçlar bir çift TABAK biçimindedir. Sultan’dan (bu teknolojiye erişmişlerden) ve Hz. Hızır’dan =onun teknolojisi olan zaman yolculuğu yapabilenlerdendir. İzhâr=Zahir açıkça görünürler, maddedirler. İvtisak=bir görevi tamamlamak, muhafız oldukları yere toplamak üzere bulunmaktadırlar.
Onları madde olduğu için her gözün göreceği septik gözlerden de perdenin kalkacağı, türlü teknolojiye tanık olacakları bildiriliyor. Onların “gözleri yarılacak-belirecek” türünde âyetler vardır. Örneğin Yecüc-Mecüc ortaya çıktığında da inanmayan gözler belirecektir.
Hüsûf=Çöküntü, krater, tutulma ve Küsûf=Gezegen tutulumu olayları...(2)
(2)Editör notu: Aynı zamanda ay ve güneş tutulumları durumlarını ifade eden Hüsûf ve Küsûf göksel fenomenlerin yeryüzü etkilerini (zelzele, sarsıntı, Zilzal) anlatmaktadır. Yecüc-Mecüc'ün dalgalar halinde ortaya çıkması fenomeni Hüsûf (indi) Küsûf (çıktı) zaman dalgalanması/gel-git etkisidir. Bütün bunlar Hans Aiberg'in okur yazışmalarında (mIRC Chat) ayrıntılı olarak ele alınırken buradaki konuyla ilgili şu satırları eklememiz yerinde olacaktır:
Ama bunlar ğalatı meşhurdur. Hep derim ya: "Şakkı Kamer" yaptılar "Sakkı kamer"i, "Ay bölündü", al sana mucize! Ötekisi "Ay'a iskan edildi, yerleşildi" demek... Hangisi MUCİZE siz söyleyin Allah aşkına? Bence TABAKen TABAK... Kademeli roketlerle, gelecekte de TABAK (UFO) bile bildirilmiş. Çünkü Tabak ARAPÇA değildir, sanksitçedir. Nitekim farsça (sankritin en batı ucu) Tabekçe = Tabak demektir. Ama Arapça'da Tabak yoktur, ayet ise Tabaken Tabak diyor... Farsça sözlüklere bakarsanız, Kur'an'ın TABAK denen Hind dilini kullandığını görürsünüz, yani Kur'an dili grameri Arapça fıshı üzerine EVRENSEL bir dildir. (Chat kaydı: 19 Nisan 2002)
Torunların da Ay’a inen atalarının bu tarihsel günlerini kutsadıklarını ve kutladıklarını, bu görevle orada olduklarını anlıyoruz. Resulullah’ın “önceki ve sonraki ümmetim” dediği bir çift ümmet vardır. İşte bu bizi yeniden “Zaman Yolculuğu” sırrına zorluyor.
İnsan, önce Ay’ı fethetmiş sonra diğer gezegenlere yönelmiştir. Kuşaklar boyu bu fethini çok uzak sistemlere taşıyabilecek “Âdemoğlunun da oğulları” zincirleme olarak uzay fethini sürdüreceklerdir. “Kıyamete yakın” ya da “sonraki ümmetim” dediği kuşakların dizimizin birinci cildinde “Zaman Yolculuğu” mekanizmasını üstlendiğini sunmuştuk. Torunların atalarını ziyareti ışık hızının aşılması ya da uygun koşullarda tekillik tünellerinin kullanılmasıyla (TERSİNEN RELATİVİTE) çok mümkündür. Bu torun kuşakların o beyzî (disk, oval mercek biçiminde) “uçan tabaklarını” yapmalarının akla yatkınlığına da değinmiştik. Bunun üzerinde duralım: Tabak-tepsi biçimi anlamına gelen “TABAKEYN” gerçekten de “bir çift” zuhur etmiş, binlerce fotoğrafı çekilmiş, TV’de yayınlanmış, Life dergisinin kapak konusunu oluşturmuş, ayrıca, ilgilenen basın organlarında da bir çift TABAK (yani disk biçimli UFO kimliği bilinmeyen uçan obje) fotoğrafları içine alınmıştır. Acaba, gelecekteki torunların, yaptıkları ve “Uçan tabak biçimindeki” araçlarıyla atalarını kutlayan “Sonraki ümmet=Torun müslümanlar” mı kastedilmektedir?
Üstelik Yasin’de geçen “Zürriyet” burada da zikredilmiştir. Bu zürriyet, “sonuncu ümmetten kişiler” olup, Âcib=Acayip, tuhaf teknolojileri olan “Rakib=Binici, sürücü, pilot, astronot”lar olduğu mu imâ ediliyor? Üstelik onların düşman kamplara bölünme ihtimalini “Râkib=Rekabetçiler” terimi haber veriyor. Rabbimizin 114 isminden biri olan “El Rakib” de zikredilmiştir ki bu ismin fonksiyonu insanların “Pilotaj ve astronotiks” yeteneğine yansımıştır.
İzleyen paragraf ise şöyledir:
Acîb zürriyet ve siftah eden âdemlerden başka orada cismanî olmayan Ay süflisi (Şeytanı) vardır. Biiznillah mübarek vakit girince bir nuranî müezzin ezan okur. Ay ehli (Melekler) namazını kılar ve namaz bitince bir münadi (Tellal, mesajcı melek) Âdemoğullarına kıraat (Kur’an) okur. Sonra şöyle seslenir:
“BUGÜN, BURAYA GÖKLERİN VE YERLERİN VE ARASINDAKİLERİN RABBİ (olan Allanın) İNDİNDEKİ (Hak) DİN İSLÂM’A GELDİNİZ. O, OL DEDİĞİNDE (dilediği hemen) OLUVERİR. O ÂLİMLER ÂLİMİDİR. İLMİNDEN DİLEDİĞİ KADAR VERİR. GÖKLER VE YER ONUN MÜLKÜDÜR. BU ARZ’DA (Ay) ONUNDUR. ”
Bu nidayı kulağı mühürlü olmayan her bir Âdem duyacak, fakat dönerken onu bekleyen şeytanı vesvese ile unutturacak. Yalnızca üç taneden biri vesveseye kanmayınca kalbinin mühürü açılacak. Besmelesiz ayak bastığı Ay’da unuttuğu besmeleyi, dünyaya dönünce hatırlayacak. Kim secde etmeyi dilerse Rabbi ona secdeye kolaylık verir. Kim yüzünü çevirirse onu âfete boğar.”
Açıklamadan, orada bir çift “Araç”tan başka, görünmeyen "süfli=kötü, sefil aşağılık” bir takım varlık da olduğunu, şeytanın yerine geçtiğini, çünkü şeytana gökler yasaklı olduğundan oraya ulaşamadığını, kavrayabiliyoruz. Bundan başka görünmeyen bir “Müezzin=ezan okuyan” ve bir münâdi=Nida eden, bir şey duyuran, tellâl bulunmaktadır. Müezzinin Ezan’ının ne olduğunu RESMİ BANT KAYITLARINDA açıklamıştık. “Kırat=Okuma, bildiri” ise, yine bantta kayda geçen kelimelerle TAM UYUŞUM halindedir. Bunlar RABBİ=Rabb, Allah, mürebbi, öğreten, terbiye eden EL ARZ=Dünya, dünyalar, yerler ikisi birden “Yeryüzünün Rabbi” anlamı çıkar ki bu da Ay’ın da Rabbi anlamına gelir. İndehû=İndinde, katında, nezdinde anlamına gelir. Muhtemelen bu, Rabbimizin katı anlamındadır. Din ise her üç kitapta da aynı anlamda “DİN”dir. Bu Rabbimizin katındaki din olan “İslam”ı kastetmelidir. "İzâ= ...dığı zaman" anlamındadır, "kûn=ol" demektir ki “Ol dediği zaman” yine ihtimal dahilindedir. "Âlim" ise bilindiği gibi Allah’ın en büyük isimlerinden birisi ve aynı zamanda BİLGİN anlamına gelmektedir.
Aynı belgenin, diğer Kamerlerini sayan başka paragrafları vardır. Bir cümle şöyledir : “Kamerlerden Zühre zuhur edecek, kamerlerden Mirrih (Mars) merhamet bilmeyecek. ”
Comments